Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Haziran 2025’te başlayan ve 12 gün süren çatışma, Orta Doğu’da yeni bir güç dengesinin işaret fişeği oldu. İran, İsrail’in kritik askeri, bilimsel ve teknolojik altyapılarını hedef alan dengeli ve hesaplanmış saldırılarla, sadece düşmanının askeri gücünü değil, aynı zamanda küresel çapta teknik ve güvenlik itibarını da sarstı.
Savaş, İsrail’in İran’a yönelik geniş çaplı hava harekâtıyla başladı. Bu operasyonlarda İran’ın üst düzey askerî liderleri ve nükleer bilim insanları hedef alındı. İran ise balistik füzeler ve süpersonik füzelerle karşılık vererek ağır kayıplar verdi. Her iki taraf da önemli zararlar görürken, Tahran ve Tel Aviv yetkilileri karşılıklı suikastlar ve yıkıcı saldırılar gerçekleştirdi.
4 aydır devam eden diplomatik ve askeri süreç, bölgedeki siyasi dinamikleri değiştirdi. İran, ambargolara ve baskılara rağmen balistik füze kapasitesini geliştirmeyi sürdürürken, İsrail ise ABD’nin teknolojik desteğine rağmen sahada zorluklar yaşadı. Ateşkesin ardından da iki taraf arasındaki gerilim azalmış değil; aksine bölgesel ve küresel ölçekte etkiler sürüyor.
Uzmanlar, “12 Gün Savaşı”nın yalnızca bir çatışma değil, aynı zamanda yeni nesil bölgesel ve teknolojik mücadelelerin sembolü olduğunu belirtiyor. Bu savaş, Orta Doğu’daki güç dengelerinin şekillenmesinde belirleyici rol oynayacak gelişmelerin fitilini ateşledi.
Sonuç olarak, İran’ın stratejik hedeflere yönelik operasyonları sadece anlık başarılar değil; aynı zamanda İsrail’in bölgesel ve küresel konumunda uzun süreli etkilere yol açtı. Bölgesel aktörlerin yeni rol dağılımı ve denge arayışları, önümüzdeki dönemde de çatışmaların devam edeceğini gösteriyor.
yorumunuz